1930’lu yıllara kadar kullanılmakta olan eski Amasya-Merzifon kervanyolunun üzerinde bulunan Kümbet Hatun Evliyası, hakkında en az bilgi bulunan türbelerdendir. Evliya çelebi bile diğer evliyalardan söz ederken buradan hiç bahsetmemiştir. 1943 senesindeki depremde üstünde bulunan kubbesi yıkılan türbe, muhtemelen Selçuklulardan kalmadır. Sadi Bayram "Merzifon'da bilinmeyen bir türbe: Kümbet Hatun" adlı eserinde, buranın depremden önceki durumunu şöyle anlatmaktadır:
“1938 senesinde yayınlanan Merzifon broşüründeki bir resimden yararlanarak buranın eskiden kare planlı oturtmalık üzerinde, köşelere yerleştirilen dört ayak birbirine kemerlerle bağlı olup, prizmatik gövdede almaşık örgü kullanılmıştır.
Kasnak altta ve üstte kirpisaçak arasındadır. Kubbe üst örtüsü alaturka kiremitle kaplıdır. Kubbe üzerinde alem olup olmadığını bilmiyoruz.
Türbede tuğla yanında gri, koyu morumsu ve açık kırmızı taş kullanılmıştır.
2.08 x 0,80 x 1.00 m. ebatlarındaki bir taşın üzerinde 11 sıra tuğla bulunmaktadır. Kaidenin yüksekliği doğuda 1 m., batıda 1.20 m. yüksekliğindedir.
Mermer sandukanın üzerinde en alt sırada Ayet-el Kürsi, üst sırada ise al-i İmran suresinin 18-19. ayetleri olan "Allah'tan başka bir ilah olmadığına Allah (c.c.), melekler ve ilim sahipleri şahittir. Ondan başka din yoktur. o güçlüdür, hakimdir. Allah (c.c.) katında din hiç şüphesiz islamiyettir.", yazmaktadır.
Almaşık örgü tekniği, iki renk tuğla kullanımı ve sanduka tarzı Selçuklularda sık sık görülen tarz olmasından ve dendanlı gövde biçiminden ve kirpi saçak şeklinin erken Osmanlı karakteri taşımasından yola çıkarak buranın 14. yüzyılın sonlarıyla 15. Yüzyıl başlarında yapıldığı söylenebilir.
Elbette daha sonradan Selçuklu yıkıntılarının üzerine yapılmış erken Osmanlı eseri de olabilir. 1938 senesindeki broşürde burada yatan kadının Zeynep Hatun olduğu yazılmışsa da dipnotta burada yatan kadın Zeynep olsa da Selçuklu hanedanından değildir, yazılıdır.
Hacı Hasan Mahallesinde bir sokağa adı verilmiştir.
Tek partili dönemde buranın yıkılması için Dolaşığın Ahmet efendi görevlendirilirse de bir iki kazma vuran Ahmet efendinin, eve dönerek sobanın üzerine ata biner gibi bindiği ve delirmiş olduğunu rivayet ederler.
1999 senesinde esrarengiz bir şekilde bir buçuk ton ağırlığındaki lahit, karşısında karakol bulunduğu halde sır olur.
Hıdırellezden bir gün önce 5 Mayıs'ta halk dileklerinin nişanesi olarak oradaki ağaçları çaput parçalarıyla doldurur. Yanındaki kabir Trabzon'dan Merzifon‘a yerleşmek üzere gelen ve burada hastalanarak Ağustos 1915 senesinde genç yaşta ölen Ömer Efendi'ye aittir.
-Evliyalar Şehri Amasya'dan-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder