Gazi Mahbub Mahallesi Eşire Sokak / Çukur Sokak’ta bir zamanlar bir mescid vardı. İşte bu mescidi aynı zamanda tekke olarak kullanan şeyhin kabri meydanda yer almaktadır. Bu evliyanın Huçek Dede lakabını alması şöyle olmuştur.
Buralarda irşad görevi yapan şeyhin kırk tane dervişi vardır. Onlara devamlı olarak riyazed yaptıran, zikir çektiren dede (Kadiri tarikatından olsa gerek) hiç keramet göstermezmiş. Devamlı zikir ve riyazedden bıkan dervişler bir keramet de göremeyince teker teker bu mübareği terketmeye başlarlar. Sonuncu dervişi de gittiğinde yapayalnız kalan bu şeyh yine de hiç kimse gitmemiş gibi yalnız başına zikirle meşgul olur. Fakat kısa zamanda halk, dedenin gittiği yolun yanlışlığından, batıl olduğundan söz etmeye başlayınca, dede bir çömlekçiye giderek kırk tane toprak testi alır. Bunları tekkede aynen dervişlerinin dizildiği şekilde dizerek bir zikir halkası oluşturur. Başlar "HU" lafzını zikretmeye. Onunla birlikte testilerde de bir kıpırdanma olur. ‘Tüm kainat canlı cansız bütün herşey allah'ı (cc) zikreder’ hadisi mucibince dervişane bir şekilde, bir sağa bir sola sallanarak yanında bulunan testilere vura vura zikretmeye başlarlar. Bu gürültüleri duyan halk tekkenin pencerelerine üstüste yığılarak bu olağanüstü olayı kendinden geçmiş bir vaziyette seyretmeye başlarlar. Onları farkeden dede hemen susar. Onunla birlikte testiler de zikri bırakırlar. Halk bu olayın vecdi içinde gözyaşlarına boğularak:
"Hu çek dede, Hu çek !.." derler.
O da tekrar zikre başlar. Testilerde görünmez bir işaret almışcasına ona iştirak ederler. Olayı takip eden dervişler büyük bir utanç içinde halkaya katılırlar. İşte o gün bu gün, şeyhin adı Huçek Dede kalmıştır.
-Evliyalar Şehri Amasya'dan-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder